İnovasyona ve AR-GE’ye dayalı şirketlerin kurulmasını teşvik eder.
Günümüzde bir ülkenin küresel rekabet edebilirlik düzeyi, o ülkenin ‘yeni bilgi’ üretebilme kapasitesi ve ‘teknolojik gelişimi’ ile doğru orantılıdır.
Etzkowitz’in “Üçlü Sarmal Modeli” ile kuramsal olarak ele alınan üniversite-sanayi-devlet iş birliği yapısı; araştırmalarla bilgiyi üreten üniversiteyi, bu bilgiyi uygulamaya aktaran sanayiyi, verimli iş birliği platformu oluşması için gerekli destekleri sağlayan ve önlemleri alan devleti kapsamaktadır. Teknoparklar ise, bu üçlü iş birliğini aynı çatı altında buluşturmaktadır.
“İleri teknoloji”, “AR-GE”, “inovasyon”, “rekabet”, “girişimcilik” gibi kavramlar 21. yy. üretim yapı taşlarını oluşturmaktadır. Bu kavramlarla ifade edilebilen, bilgi temelli ekonominin öne çıkan iktisadi faaliyetlerinden biri olan teknoparkların, aşağıda farklı isimler tarafından yapılmış tanımları bulunmaktadır:
Castells’e göre teknoparklar, inovasyona ve AR-GE’ye dayalı şirketlerin kurulmasını teşvik eden ve onlara yüksek nitelikli ofis alanları ve destek hizmetleri sunan organizasyonlardır.
İngiltere Bilim Parkları Birliği’ne (The United Kingdom Science Park Association, UKSPA) göre teknopark; bir üniversite veya yüksek öğrenim kurumu ya da bir araştırma merkezi ile resmi ilişkiler kurmuş, içinde teknoloji kökenli firma ve işletmelerin oluşmasını özendirecek ve büyüyüp gelişmesine destek veren yapıda tasarlanmış, yönetiminin ilgili firmalara teknoloji ve işletmecilik becerilerinin transferi konusunda etkin uğraş verdiği bir girişimdir.
Uluslararası Bilim Parkları Derneği’nin (The International Association of Science Parks, IASP) tanımına göre teknoparklar; ana amacı, bünyesindeki bilgi tabanlı firmaların, yenilikçilik (inovasyon) ve rekabetçilik kültürünü destekleyerek ve öne çıkararak toplumun zenginliğini artırmak olan, uzmanlaşmış profesyonellerce yönetilen bir girişimdir. Bu amaçların sağlanabilmesi için bir teknopark; üniversiteler, AR-GE kuruluşları, firmalar ve pazar arasında bilgi ve teknoloji akışını yönetir ve teşvik eder; kuluçka merkezleri yardımıyla yenilikçi firmaların oluşmasını ve büyümesini kolaylaştırır; yüksek kalitede mekân ve olanaklar sağlar ve diğer katma değerli hizmetleri sunar.
4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu’ndaki tanıma göre, TGB (Teknoloji Geliştirme Bölgesi), yüksek/ileri teknoloji kullanan ya da yeni teknolojilere yönelik firmaların, belirli bir üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsü ya da AR-GE merkezi veya enstitüsünün olanaklarından yararlanarak teknoloji veya yazılım ürettikleri/geliştirdikleri, teknolojik bir buluşu ticari bir ürün, yöntem veya hizmet haline dönüştürmek için faaliyet gösterdikleri ve bu yolla bölgenin kalkınmasına katkıda bulundukları, aynı üniversite, yüksek teknoloji enstitüsü ya da AR-GE merkez veya enstitüsü alanı içinde veya yakınında; akademik, ekonomik ve sosyal yapının bütünleştiği siteyi veya bu özelliklere sahip teknoparkı ifade eder.
Teknoloji geliştirme bölgelerine farklı ülkelerde, aşağıdaki gibi farklı isimler verilmektedir:
Teknoloji Parkı (Technology Park/Teknopark), Teknokent (Teknopolis/Teknopol), Bilim Parkı (Science Park), Araştırma Parkı (Research Park), Teknoloji Geliştirme Bölgeleri (Technology Development Zone), Teknoloji Geliştirme Merkezi (Technology Development Center), Teknoloji Koridoru (Technology Corridor), Yenilik Merkezi (Innovation Center)
Ülkemizde, konuyla ilgili olarak 4691 sayılı Kanun’da Teknoloji Geliştirme Bölgeleri ismi kullanılmış olmakla birlikte, konunun tarafları arasında teknoloji ve parkın kısaltılmış şekli olan ‘teknopark’ kavramının kullanımı daha yaygındır.
Kaynaklar: İTU Arı Teknokent, Etzkowitz, Henry, (2002), “The Triple Helix of University-Industry-Government Implications for Policy and Evaluation”, Working paper, Stockholm. / Castells, Manuel, (2005), Enformasyon Çağı: Ekonomi, Toplum ve Kültür, Ağ Toplumunun Yükselişi, Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul. / www.ukspa.org.uk / www.iasp.ws / www.sanayi.gov.tr